Marmara Gazeteciler Federasyonu

Kolaylı, Bakan Akdoğan’a basının sorunlarını aktardı

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan basın meslek örgütlerinin temsilcileriyle Ankara’da biraraya geldi.

Başbakanlık merkez binada gerçekleşen toplantıya Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı’nın yanı sıra Konfederasyona üye derneklerden Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel, Türkiye  Haber Kameramanları Derneği Başkanı Aytekin Polatel ile Konfederasyona temsil yetkisi veren Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Başkanı Naci Arkan da katıldı.

Toplantının açılışında konuşan Akdoğan, basın, medya alanında kamu, özel sektör ve sivil toplumun güçlü bir sac ayağı oluşturduğunu ifade etti. Medya kurumlarının bağlı olduğu başbakan yardımcısı olarak ilk toplantıyı sektör paydaşları olan sivil toplum kuruluşlarıyla yapmak istediğini belirten Başbakan Yardımcısı Akdoğan, ”Sivil toplum örgütlerimizin temsilcilerinden ayrıntılı bilgi almadan, devlet tarafının görüşleriyle fikrimi şekillendirmek istemiyorum. Çünkü devlet tarafından brifing aldıktan sonra birtakım önkabuller oluşabiliyor. Ben ise herhangi bir önkabul olmadan öncelikle sizleri dinlemek istedim” diye konuştu.

KOLAYLI: ONURUMUZ VE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ

Toplantıda görüşlerini dile getiren Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı, konfederasyonun, 8 federasyonun güç birliği ile kurulduğunu belirterek, “Mesleğimizin onuru ve basın özgürlüğü ilk önceliğimiz” dedi. Kolalı şunları söyledi:

“Basın özgürlüğü ve basın özgürlüğünü de kapsayan ifade özgürlüğü, demokratik yaşamın olmazsa olmazıdır.  Çağdaş demokratik toplumlarda halkın haber alma hakkı basın ve ifade özgürlüğüyle mümkündür. Bu hak günümüzde sosyal medyayı da kapsayacak bir biçimde genişlemiştir.

Ancak, basınımızın bugünkü yapısını da içtenlikle ortaya koymak zorundayız. Gazete, televizyon, dergi, radyo, haber ajansı, internet ve sosyal medyayı kapsayanakdogan kolayli 3sektörümüzde, basın meslek ve etik ilkelerine uymayan kişiler boy göstermektedir. İsteyen herkes, eğitimine, bilgi birikimine bakılmaksızın habercilik yapabilmektedir.

Günümüz Türkiye’sinde basın sektöründe yaşanan sorunların en büyük nedeni de bu kuralsızlıktır. Sadece okuma yazma bilmeniz, gazetecilik yapmanız için yeterlidir. Gerçek gazetecilik eğitim ve bilgi gerektirmesine karşın, gazetecilik, isteyen herkesin kuralsızca yapabileceği bir iş durumundadır.

Oysa Türkiye’de, pek çok ülkede olduğu gibi, mesleklerle ilgili yasal düzenlemeler vardır. Herkes avukatlık ya da doktorluk yapamaz. Eczacılık, mühendislik, mimarlık, öğretmenlik, muhasebecilik eğitim gerektiren mesleklerdir. Bu eğitimi veren fakültelerin diplomasına sahip olmak ve çeşitli yükümlülükleri yerine getirmek gerekir. Basınımızın bugünkü içler acısı bu durumu, Türkiye’nin dört bir yanındaki gerçek gazetecileri rahatsız etti, halen de ediyor. Mesleğimizin onurunu korumak ve hak ettiği saygın konuma ulaşmasını sağlamak için çalışıyoruz.   Terörle Mücadele Yasası ile Türk Ceza Kanunundaki basın özgürlüğünü kısıtlayan maddelerin de ele alınarak düzenlenmesini öneriyoruz.”

AKDOĞAN: SİZLERDEN BİRİYİM

Toplantının bir tanışma anlamı taşıdığını ifade eden Akdoğan, ”Ama ben bu toplantıyı bundan sonra devam edecek olan bir istişare sürecinin ilk halkası olarak görüyorum. Bundan sonra belki sizlerle farklı konularda münferiden birtakım görüşmelerimiz ve toplantılarımız olacak” dedi.

”Sizlere ‘meslektaşım’ dememin sebebi, benim de gazetecilik mesleğinin bir ferdi olmam” diyen Akdoğan, basın yayın mensubu olduğunu, iletişim mastırı yaptığını hatırlattı.

Öğrenciyken Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde 1987, 1988 yıllarında stajyer olarak çalıştığını daha sonra bölge gazetesi çıkardığını anlatan Akdoğan, ”Ondan sonra birçok fikir dergisinin yayın kurullarında bulundum ve uzun zamandır da köşe yazarlığı yapıyorum” dedi.

Kamuda danışmanlık göreviyle gazetecilik hayatının aynı hammaddeden beslendiğini ifade eden Akdoğan, bunların fikir, bilgi ve iletişim olduğunu kaydetti.

Akdoğan, ”Hükümette benimle ilişkili olan kurumlar TRT, Anadolu Ajansı, Basın Yayın Enformasyan Genel Müdürlüğü, Basın İlan Kurumu, RTÜK ve Kamu Diplomasi Koordinatörlüğü. Açıkçası ben bu bakanlığı bir iletişim ve kamu diplomasisi bakanlığı olarak görüyorum. Birbiriyle ilişkili olan bu birimlerin ortak bir iletişim stratejisi ve azami işbirliğiyle çalışmasını önemsiyorum. Sizler de bu alandaki en önemli meslek kuruluşlarısınız” diye konuştu.

KAMU DİPLOMASİSİ KAVRAMI

Kamu diplomasisi kavramının aslında uluslararası ilişkilerde, dış politikada kullanılan bir kavram olduğunu belirten Akdoğan, ülkenin tezlerini dışarıda anlatmayı, uluslararası kamuoyu oluşturmayı, algı yönetimini ve doğru bilgilendirmeyi ifade ettiğini söyledi.

Son dönemde iç politika ile dış politikanın içiçe geçtiğinin altını çizen Akdoğan, artık dünyada yaşanan her hadisenin Türkiye’yi etkileyebildiğini veya Türkiye’nin iç meselesi gibi görünen konular uluslararası toplum tarafından da çok yakın takip altında olduğunu kaydetti.

Avrupa Birliği’nden, çözüm sürecine, küresel ve bölgesel terörden çevre sorunlarına kadar birçok konunun artık ulusal sınırları aştığını belirten Akdoğan, şöyle devam etti:

”Bizim de uluslararası yayıncılık yapan kuruluşlarımız var. Kamu tarafında özellikle TRT ve Anadolu Ajansı’nın uluslararası etkinlikleri var. Bunlar da aslında kamu diplomasisi faaliyeti yürütüyorlar. Türkiye’nin tezlerini dışarıya anlatmak, kara propagandayı ve manipülasyonları önleyecek şekilde doğru bilgilendirme yapmak, ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini yansıtmak gibi birtakım fonksiyonlar da üstlenmiş durumdalar. Medya kuruluşlarımız da doğrusu insan hakları, hukukun evrensel ilkeleri, demokrasinin temel ilkeleri, ülkemizin ve milletimizin temel çıkarları konusunda benzer bir duyarlılığa sahipler. Yaşanan birçok sıcak hadisede medyamızın çok sorumlu tavır takındığını gördük. Terör hadiselerinde, birtakım dezavantajlı grupların yaşadıkları sorunlarda, ulusal güvenlik meselelerinde benzer duyarlılığı sergilediğini memnuniyetle izledik.”

Davetlilerle yakından tanışıp, sektörüakdogan kolaylin sorunlarını birinci ağızdan dinlemek, taleplerini doğrudan kendilerinden öğrenmek istediğini ifade eden Akdoğan, ”Sizlerle oluşturacağımız doğru iletişim sayesinde diyalog ve iletişim eksikliğinden kaynaklanan sorunların da çözülebileceğine inanıyorum. Söyleyeceğiniz her söz bizim için çok değerli. Çünkü bu sektörde varlık gösteren, katkı sunan sizlerin görüş ve önerilerin bundan sonra atacağımız adımların istikametini belirleyecek. Daha doğru ve etkili işler yapmamızı sağlayacak” diye konuştu.

“YENİ BİR YOLUN BAŞINDAYIZ”

Geçen ay Cumhurbaşkanlığı seçiminin büyük bir olgunlukla tamamlandığını ifade eden Akdoğan, şimdi seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ve onunla uyum içinde çalışan bir hükümet ile yeni bir yolun başında olduklarını söyledi.

Akdoğan, ”Başbakanımızın ‘yeni Türkiye’nin inşası’ dediği bu süreç, ülkemizin geleceği, insanımızın huzur ve mutluluğu adına büyük fırsatlar sunuyor. Türkiye son dönemde çok hızlı büyürken bundan elbette medya sektörü de etkilendi. Bugün ülkemizde ulusal ve yerel bazlı yayın yapan gazete, dergi, radyo, televizyonunun sayısı 8 binin üzerinde. Dizilerimiz dünyanın dört bir yanında takip ediliyor. Ajanslarımızın geçtiği haberler ünlü yayın organlarına servis ediliyor” diye konuştuğu.

Medya sektöründe çalışan sayısının 100 binin üzerine çıktığını, sektörün her geçen gün geliştiğini ifade eden Akdoğan, ”Son 10 yılda benden önceki çok değerli bakan arkadaşlarım medya sektörüyle yakın ilişki kurdu. Birtakım sorunların çözülebilmesi için çaba sarfetti” dedi.

Hukuki mevzuatta değişikliklerin olduğun anımsatan Akdoğan, şunları kaydetti:

”Şimdi önümüzde internet yayıncılığı ile ilgili bir kanun düzenlemesi var. Sektör temsilcileriyle birlikte çalışılarak bir taslak oluşturuldu. Bu, komisyondan geçerek Genel Kurula da indi. Meclis açıldıktan sonra bunun yasalaştırılması konusunda gayretlerimizi sürdüreceğiz. Bununla birlikte internet medyasında yaşanan sıkıntı kısmen de olsa hafifletilmiş olacak ve internet haber portallarında resmi ilanların yayınlanması da mümkün olacak. Bugüne kadar çok adım atılmış olabilir ama daha yapacak çok işimizin olduğunu da biliyorum.”

Medyanın her gün bir yeniliğin meydana geldiği dinamik bir sektör olduğunu anlatan Akdoğan, ”Yeni medya ortama hem araç bolluğuyla, üretilen bilginin çokluğuyla, bilginin hızlı iletimiyle bireyleri ve kurumları zorlamaya başladı. Baş döndürücü bir değişim var. Bu değişimin hızını yakalamak her açıdan, mevzuat açısından, araç açısından, zihniyet açısından bu bombardımanın altında ezilmemek gerekiyor” şeklinde konuştu. Başbakan Yardımcısı Akdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

BASIN İŞ KANUNU YENİDEN DÜZENLENECEK

”Buradan ben, gazeteci arkadaşların çalışma koşullarını ilgilendiren bir duyuruda da bulunmak istiyorum. Ülkemizde uygulanmakta olan iş mevzuatı gazeteciye özel bir önem veriyor. İş Kanunu’na ek olarak, 5953 sayılı Basın Kanunu da ilişkilendirilmiş durumda. İki kanunun aslında koruması altında. Ama bu 1952 yılında çıkan iş kanunu, zaman geçmesine rağmen, şartlar değişmesine rağmen çok boyutlu olarak tartışılmış değil taraflarca. İlgili kanunun sektörün ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalabildiği, birtakım sıkıntıların, sorunların gündeme geldiğini de görüyoruz. Bu yüzden Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğümüz, Basın İş Kanunu’nun sizlerin ihtiyaçlarını giderecek şekilde düzenlenmesi için İstanbul’da, Ankara’da ve Erzurum’da üç çalıştay düzenleyecek. Bundan sonra, yani sizlerin de sektör temsilcilerinin, akademisyenlerin, tüm tarafların görüşleri alınarak  bir taslak hazırlanacak, daha sonra Meclis’in gündemine sunulacak.”

Basın ve medya sektöründe teknolojinin, mevzuatın, araçların değişebileceğini belirten Akdoğan, ”Ama gazetecilik ruhu değişmez. Fikir emekçisi olan gazeteci kardeşlerim, toplumun doğru bilgilendirilmesine hizmet ederken belki bizden daha fazla kamu görevi ifa ediyorlar. Medya da siyaset kurumu kadar demokrasinin bir bileşenidir ve vazgeçilmez unsurudur. Ne siyasetçi fikir hürriyeti olmadan yaşayabilir ne de medya mensubu düşünce özgürlüğü olmadan ayakta kalabilir” diye konuştu.

Siyaset-medya, iktidar-medya, sermaye-medya ilişkisinin dünyanın her yerinde çeşitli sorunlarla malul olduğunu bildiğini kaydeden Akdoğan, bunun aktörüne ve öznesine bakmadan doğası gereği oluşan bir sorunsal olduğunu ifade etti.

EDİTORYAL BAĞIMSIZLIK

Akdoğan, ”Bize düşen, temel özgürlükler bağlamında bunu en aza indirmektir. Editoryal bağımsızlık üzerindeki tabii ve iradi sınırlılıkların aşılması elbette önem taşımaktadır. Sizlerin varlığı, demokrasinin garantisidir. Özgür, hür ve bağımsız çalışan bir medya her türlü vesayete karşı sivil siyasetin yoldaşıdır. Vesayetçi odaklarla mücadelede demokrasi ve hukuk adına her türlü desteği vereceğinize yürekten inanıyorum” diye konuştu.

Demokratik hukuk devletinin en güçlü ayaklarından birisinin medya olduğuna inandıklarını belirten Akdoğan, basın özgürlüğü ve basın ahlakının birbirinin mütemmim cüzü olduğunu ifade etti.

Basın etik kurallarının eş zamanlı olarak geliştirilmesinin de yadsınmaması gereken bir gerçek olduğuna dikkat çeken Akdoğan, şu görüşleri dile getirdi:

”Siyasetçi, medyanın eleştirilerine kimi zaman üzülebilir. Kimi zaman gerçeği yansıtmadığını düşündüğü haberlerine üzülebilir. Siyasi yorumlarına, mahremiyet sınırlarını zorlayan yayınlarına üzülebilir, kızabilir ama medyadan vazgeçemez. Çünkü siyasetin halkla buluşma aracı medyadır. Hepimiz aynı gemide yol aldığımıza göre belli ilkeler, belli hassasiyetler, evrensel kurallar çerçevesinde sağlıklı bir ilişki geliştirmeyi başarmak durumundayız. Biz güçlü, tarafsız ve bağımsız medyanın varlığından korku ve endişe duymuyoruz. Bundan ancak mutluluk duyarız.

Umarım toplantı sağlıklı bir diyalog ortamının ilk adımı olur. Samimi bir diyalog ortamı oluşturabilirsek sizlerin yaşayıp, yakından şahitlik ettiği birçok sorunu kolaylıkla çözebiliriz. Başta medya emekçilerinin çalışma koşullarını, ekonomik ve sosyal durumlarını daha iyi noktalara çıkarmanın adımlarını birlikte atabiliriz. Bunun bir başlangıç olmasını samimi olarak temenni ediyorum. Sözlerimi şu şekilde emekçi arkadaşlarıma ithafen bitirmek istiyorum. Deklanşörleriniz güzellikler için çaksın, flaşlarınız karanlığa ışık tutsun, sorularınız ve yorumlarınız daha müreffeh, daha demokrat, daha kardeşçe bir gelecek için umut olsun.”

Başbakanlık merkez binada gerçekleşen toplantıya Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı’nın yanı sıra Konfederasyona üye derneklerden  Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel, Türkiye  Haber Kameramanları Derneği Başkanı Aytekin Polatel ile Konfederasyona temsil yetkisi veren Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Başkanı Naci Arkan da katılarak görüş bildirdi.